14 Mayıs 2011 Cumartesi

Karaciğer Karın boşluğunun sağ üst köşesine yerleşmiş, önemli fonksiyonları olan vücudun en büyük iç organı. Hayati bir organdır. 1200-1600 gr ağırlığındadır. Bir erişkinin toplam vücut ağırlığının % 2,3’ünü teşkil eder. Rengi, kahverengiye kaçan kırmızıdır. Lastik kıvamındadır. Şekli üç yüzlü bir piramide benzetilebilir. Kaburgalar tarafından örtülür. Safra depolayan safra kesesi, karaciğerin tabanında, arkaya kısmen gömülü vaziyettedir.Normal, sağlıklı insanlarda göğüs boşluğunun altından parmakla hissedilen karaciğer, düz kenarlı ve yumuşaktır. Karaciğerin aşağı doğu yer değiştirmesi, genişlemesi, sertleşmesi, yumru veya kistlerin varlığı elle muayenede hissedilebilir. Karaciğerin vücut yüzeyindeki belirtisi, karaciğerden teşhis için parça alabilmek (biyopsi) açısından önemlidir.
Karaciğerin yerleşimi: Karnın sağ üst kısmına yerleşmiştir. Diaframın altında, ona komşu olarak uzanır. Kaburgalar karaciğerin sağ bölümünün büyük bir kısmını örter. Çok az bir kısmı karın ön duvarı ile alakadardır. Karaciğer arkada mide ve barsakları örter, üstte akciğere komşudur. Karın zarındaki bağlardan ziyade, karın içi basıncı sayesinde yerinde tutulur. Karaciğerin dört parçası (lobu) vardır. Sağ lob soldan altı defa daha büyüktür. Küçük olan quadrate ve caudate loblar, sağ lobun parçası olarak görülür.
Karaciğere iki yönden kan sağlanır: Portalven (kapı toplardamarı), barsaklar, dalak ve mideden getirdiği kirli kanı sol loba taşır. Hepatik arter (Karaciğer atardamarı) ise temiz kan getirir; bu kan da sağ loba gider. Bu iki kaynaktan gelen kanlar birleşerek karaciğere girmelerine rağmen, karışmadan sağ ve sol loblara gitmektedirler. Böylece karaciğere dakikada 1200 ml kan gelmektedir.Kan, karaciğeri hepatik venler (karaciğer toplardamarı) yoluyla terk eder. Karaciğere giren portal ven ve hepatik arter daha küçük dallara ayrılarak dağılırlar. En küçük dalda temiz ve kirli kan damarları birleşerek sinüzoit denilen kılcal damarları meydana getirir. Sinüzoitlerin etrafında yabancı parçacıkları ortadan kaldırabilecek Kupffer hücreleri yerleşmiştir. Daha sonra sinüzoitler bir kirli kan damarına akarak toplayıcı sistemi meydana getirirler. Tek bir toplayıcı damara akan sinüzoit ve karaciğer hücreleri bir karaciğer lobülünü(görev yapan en küçük birim) meydana getirirler. Bir erişkin karaciğerinde ortalama 50.000 ila 100.000 karaciğer lobülü mevcuttur. Karaciğer hücreleri tabakalar şeklinde dizilmiştir. Hücrelerin sinüzoitler ve safra kanalcıkları ile alakaları vardır. Safra kanalcıkları birleşerek ana safra kanalını meydana getirirler. Bu kanal onikiparmak barsağına boşalır. Sistik kanal ise safra kesesini ana safra kanalına bağlar.

Görevleri

Karaciğerde kan depolanması: Kan basıncındaki az bir artış sonucu karaciğerde 200-400 ml kan depolanabilir. Bu yüzden karaciğer bir kan deposu sayılır. Eğer bir şahıs kanama sonucu fazla miktarda kan kaybederse, bu kaybı karşılayabilmek için karaciğerin sinüzoitlerindeki normal kanın çoğu dolaşıma akar.
Kanın süzülmesi:
Karaciğerde sinüzoitlerin iç yüzlerinde bol miktarda bulunan kupffer hücreleri, portal kanla gelen mikropların % 99 veya daha fazlasını ortadan kaldırabilir. Portal kan barsaklardan geldiği için sıklıkla belli miktarda bakteri taşır. Kupffer hücrelerinin sayısı kanda diğer yabancı madde ve ölü dokular çoğalınca belirgin bir şekilde artar.
Safra salgılanması ve safranın görevleri:
Bütün karaciğer hücreleri sürekli olarak az miktarda safra salgılarlar. Bu salgı kanalcıklar vasıtasıyla toplanır ve ana safra kanalı ile onikiparmak barsağı ve safra kesesine akar. Günde toplam 800-1000 ml safra salınırken, ihtiyaç fazlası safra hacmi 40-70 ml, olan safra kesesinde beş kat (10-12 kata kadar olabilir) yoğunlaştırılarak depolanır.Safrada bulunan safra tuzları, barsaklarda yağların küçük parçalara ayrılmasını ve böylece sindirilen yağların emilmesini sağlarlar. Safra tuzlarının yokluğunda yağların % 40’ı emilemeyip atılır.
 Bu durumda besin kaybı yanında, yağda eriyen A, D, E, K vitaminlerinin emilimi de bozulur. Bu yüzden A, D, E vitaminleri vücutta depolanırlar. K vitamini depolanmadığından kan pıhtılaşma bozuklukları ortaya çıkar. Safra tuzu salınımı karaciğerde devamlı kontrol altındadır. Safra salınımı ile birlikte kırmızı kan hücrelerinin yıkım ürünleri de vücuttan atılmaktadır.

Karaciğerin metabolik görevleri: Karaciğerin metabolik görevleri çok fazladır.
Karbonhidrat metabolizması: Karaciğer normal bir kan şekeri seviyesinin sağlanmasında çok önemli bir role sahiptir. Fazla şekeri glikojen şeklinde depolayarak kan seviyesini ayarlar. Ayrıca glikoz ve ara ürünlerden bir çok önemli maddelerin yapımında rol alır.
Yağ metabolizması: Karbonhidrat ve proteinlerin yağa dönüştürülmesi, kolesterol yapımı ve yağların yakılıp enerji elde edilmesinde rol alır.
Protein metabolizması: Karaciğerin protein metabolizmasındaki rolü kalkacak olursa, vücut buna birkaç günden fazla dayanamaz. Amonyaktan üre elde edilerek kanın temizlenmesinde, kan plazma proteinlerinin yapımında rol alır. Vücutta amonyak birikmesi ölümle sonuçlanır. Kan plazma proteinlerinin azalması karaciğer hücrelerinin hızla çoğalıp karaciğerin büyümesine sebep olur.Karaciğerin aynı zamanda A,D,B12 vitaminlerinin ve demirin depolanmasında da rolü vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder